Bir gezgin, yeni ulaştığı şehrin eteklerinde bankta oturan yaşlı bir adama yaklaşır. Biraz sohbet ettikten sonra, sorar: 

- Bu şehirde insanlar nasıldır? Yaşlı adam dikkatle gezginin yüzüne bakar ve sorusunu soruyla yanıtlar:

- Geldiğin yerdeki insanlar nasıldı?

Gezgin kaşlarını çatarak cevap verir:

- Pek de iyi değillerdi. Mesafeli, sinsi, güvenilmez…

Beni sürekli kandırmaya çalışıyorlardı, her zaman kendimi kollamam gerekti. Y

aşlı adam da kaşlarını çatar:

- Eh, bu şehirdeki insanlar da hemen hemen aynı.

Biraz sonra, başka bir gezgin, hâlâ bankta oturmakta olan yaşlı adama yaklaşır. Kısa bir sohbetin ardından aynı soruyu sorar:

- Bu şehirde insanlar nasıldır?

Yaşlı adam:

- Geldiğin yerdeki insanlar nasıldı? diye sorar gezgine Gezgin gülümseyerek yanıt verir:

- Harika insanlardı. Açık kalpli, cana yakın, her zaman yardıma hazır. Beni çok hoş karşıladılar, orada harika zaman geçirdim.

Yaşlı adam gülümseyerek yanıt verir:

- Eh, bu şehirdeki insanlar da hemen hemen aynı.

İş yaşamı boyunca sürekli yeni insanlar, yeni şirketler, yeni müşterilerle karşılaşacağız. Onlara tarafsız, önyargısız, yepyeni gözlerle bakamazsak, bize öncekilerden farklı görünmeyecekleri kesin.

An be an değişen gerçeklerle, gözümüze bir perde çeken yerleşik bakış açımız arasındaki farkı kapatmak için bütün ihtiyacımız olan dikkatli bir farkındalık gibi görünüyor, ne dersiniz?

Didem Şen Pamuk Yazan: Didem Şen Pamuk