Akıllı telefonlar yoluyla sosyal medyadan gelen uyaran frekansının fazlalığı ve hızlı akan gündem ve haber alma olanaklarımızın yaygınlaşması sonucu konsantrasyon süremizin 3 saniyeye indiği söyleniyor.

Bunun antidotu olarak an farkındalığı (mindfulness) ve meditasyon uygulamaları öneriliyor. Elbette çok etkili olabilecek ancak uygulamaya geçirmenin ve sürekliliği sağlamanın herkes için kolay ve uygun olmadığı bir öneri gibi gözüküyor.

Konsantrasyon ve odaklanmanın, derinleşme ve genişleme sağlayarak fikir ve görüşleri edinmek ve karar almak konusunda isabet ve hız kazandırdığını biliyoruz. Buradaki paradoksa da dikkat çekmek gerek. Yavaşlamak aslında keskin görüş ve isabetli karar almayı sağlayarak hız kazandırıyor!

Yüzyıllar önce Samuraylar Japon geleneksel çay seremonisi (Japonca: ??, "chado" veya "sado") ile keskin görüş ve konsantrasyon becerilerinin geliştirilmesine yardımcı olan bir uygulama olarak bunun yolunu bulmuşlar.

Çay seremonisi, Japonya'da bir yüksek kültür sanatı olarak kabul edilir ve genellikle Zen Budizmi ile ilişkilendirilir. Çay seremonisi, bir çay ustası veya "chasho" tarafından yönetilen ve ritüeller, semboller ve jestler içeren bir sosyal etkileşim biçimidir.

Seremoni, çayı hazırlamak ve sunmak için gereken işlemlerin ve hareketlerin her birinin derinlemesine düşünülmesini gerektirir. Bu düşünce süreci, samurayların zihinlerini güçlendirmelerine ve odaklanmalarına yardımcı olur. Ayrıca, samurayların birbirleriyle bağlantı kurmasını, iletişim becerilerini geliştirmesini, saygı ve hoşgörü kavramlarına değer vermesini de desteklemiştir.

Savaşçı Samuraylar’ın chado mekânındaki sembolik ritüelleri şöyleydi:

Chado alanına girerken sığmadığı için kılıçlarını kapının önünde bırakmaları ile içeride tamamen ‘barışçıl’ bir ruh haline geçmek.

Seremoni alanında herkes eşittir ve tek tek onurlandırılır. Eğilerek girilir. Bunu yaparken ‘saygı’yı ve ‘hoşgörü’yü hissetmek.

Chado alanı küçüktür. Diz çöküp, bedenen de küçülerek ‘tevazu’yu hissetmek.

Chado alanı basittir. ‘Sade’ ve ‘dingin’ olmayı hissetmek.

Chado alanı kırsaldadır. ‘Doğa’ ile temas etmek.

Çay takdim gereçleri farklıdır ve uyum içinde sunulur. Fiziksel ve ruhsal alanda ‘Harmoni’yi hissetmek.

Çay takdimi yavaş, yumuşak ve akıcıdır. Misafirperverlik ön plandadır. Durup hayatın tozundan arındığın, saflığı hissettiğin bir ritüeldir.

Zihin yavaşladığında, vicdan ve kalp farkındalığı artar. Bu duruma mindfulness yerine heartfulness demek daha iyi bir metafor olabilir.

Kafka ‘Dışarıya kapanan her kapı içimize açılır.’ demiş.

Samuraylar çay seremonisi ile bunu yapmışlar. Bizler de kendi hayatlarımızın Samurayları olarak kendimize uygun bir chado bulursak, daha derin, keskin, isabetli ve hızlı olacağımızı şaşırarak fark edeceğiz. Bu ritüel koşu yapmaktan, çiçek sulamaya, yemek yapmaktan, boya yapmaya, yoga yapmaktan, ibadet etmeye kadar her şekilde mümkün olabilir. Meditasyonu zihinsel sınırlamalarla hiç yapmamaktansa kendimize uygun bir çerçeveye oturtarak günlük pratiğimiz haline getirmek harika olacaktır.


Didem Şen Pamuk Yazan: Didem Şen Pamuk