Geçenlerde körling turnuvası izlerken hedefe doğru yönlendirilen TAŞ’ın önünü süpüren oyuncular enstantanesi bana KOÇLUK sürecinin iyi bir metaforu gibi geldi ve üzerinde düşünmeme sebep oldu.

Körling, 42 metre boyu, 4,3 metre eni olan buzdan bir pist (rink) üzerinde oynanan olimpik bir takım oyunu. Buz üzerine disk şeklinde iç içe çizilmiş üç halka hedefi yani ev’i oluşturuyor. Ev'in merkezine daha yakına taş atan takım puan kazanıyor. Hassaslık seviyesi ve kazanmak için ortaya konan stratejik düşüncenin karmaşık yapısı sayesinde körling "buz üzerinde satranç" olarak tanımlanıyor.

Takım oyunu bağlamında baktığımızda Koçluk da koç ve müşterinin varmak istediği sonuca gidebileceği alternatif yolları ortaya koyabilecek stratejik düşünce sistemlerini fark ettirmeyi içeren, odaklı olarak birlikte çalıştıkları bir takım oyunu.

Koçluk da hassaslık seviyesi ve sonuca ulaşmak için ortaya konan yaratıcı düşüncenin esnek yapısı sayesinde hayat oyununu bir üst seviyeye taşımak gibi değerlendirilebilir.

Körling süpürgesi taşın önündeki buz yüzeyini süpürmek için kullanılıyor. Hızlı bir süpürmeyle yüzeydeki buzu eritmek ve sürtünmeyi azaltarak taşın ivmesini korumak amaçlanıyor. Bu da taşın doğrultusunu kaybetmemesini sağlıyor. Beyhude gibi görünmesine rağmen, süpürge pist üzerindeki buz artıklarının kaldırılması için de kullanılıyor. Bazı atıcılar da taşı fırlatırken süpürgelerini dengelerini sağlamada kullanıyorlar.
 

Koç’un işi körling süpürgesinin işiyle benzerlik gösteriyor. Müşterinin sonuca ulaşmak üzere çıktığı yolda, ivmesini koruması için, onun yol üzerinde varsaydığı engelleri kenara süpürmek veya yok farz ettirmek koçun görevi. Müşteri yola çıktığında varacağı sonucu çerçevelemek de koçun işi. Tıpkı Körling’de atıcının süpürgeden destek alması gibi, müşteri de koçtan bu anlamda destek görüyor.

Umarım körling ile koçluk arasındaki metaforik benzerlik size de anlamlı gelmiştir. 

Didem Şen Pamuk Yazan: Didem Şen Pamuk