Günlük hayatımızı etkileyen, özellikle metropol yaşantımızda sıklıkla deneyimlediğimiz stres, birçok farklı kaynaktan bizi tehdit ediyor olabilir. Uzmanlar ölçülü bir stresin sağlığımız için iyi etkilerinden söz etmekle beraber, kronik stresin birçok hastalığın ana sebebi olduğu da belirtmektedirler...ABD’de iş yaşamındaki strese yönelik yapılan bazı çalışmalar durumun ciddiyetini ortaya koymaktadır:

Tüm medikal problemlerin kaynağının %85’ini stres teşkil eder. (Cooper Wellness Program)

Üst düzey yöneticilerin %52si stres bağlantılı hastalıklardan yaşamını yitiriyor. (Cooper Wellnes Program)

%70-80 oranında Dr. ziyareti stres kaynaklıdır. (ABD Halk Sağlığı raporu; Birleşmiş Milletler Uluslararası İşçi Organizasyonları Çalışması)

Stres iş hayatı sebepli rahatsızlıklarda 1. sıradadır.(Gee Yayıncılık raporu)

Stres, 10 firmadan 9unda iş verimliliğini aazltıyor. (Endüstriel Toplum raporu)

STRES HALİNDEYKEN ZİHNİMİZDE VE BEDENİMİZDE NELER OLUR?

Stres bir baskı ve sıkışmışlık halidir. Stres altında bedende hissettiğimiz en temel dürtü nefes alamaz hale gelmektir. Bunun yanında, kalp çarpıntısı, kızarma, terleme, mide kasılması vs. nefes darlığına eşlik edebilir. Nefesin bozulması beyne daha az oksijen gitmesine neden olur. Beyin mevcut durumu tehdit olarak algılar.

Bu aşamada işleyiş sistemi açısından beynin bölümlerinden bahsetmek gerekir.

Şemada görülen sürüngen beyin 100 milyon yıllık, beynin, oluşumu en eskiye dayanan bölümüdür. İşlevi ‘’Dövüş ya da kaç’’ komutunu vererek hayatta kalmamızı sağlamaktır. Duygusal beyin 50 milyon yıllık geçmişiyle, %98 memelilerle aynı tipte olan bizde sevme, koruma, öğretme, hakimiyet kurma dürtülerini oluşturur. Aynılık beynidir. Uzun dönemli değişmeyen bir model oluşturmak için güçlü bir motivasyon oluşturur.

Görsel beyin yani Neo-korteks ise beynin en son gelişen bölümüdür. Geleceğe dair görüntüleri bu bölümde oluştururuz. Duygusal beyinden 1000 kat daha esnek düşünebilir. Son 2 milyon yıldır geliştiği için sürüngen ve duygusal beyinler ile birlikte işleyişi tam bir uyum içinde değildir.

Stres altında ağırlıklı olarak sürüngen ve biraz da duygusal beynimiz devrededir. Yaratıcı çözümlerin üretildiği görsel beyin ise devre dışıdır. Sistem kilitli olduğundan görsel ve işitsel tarafımız çalışmaz haldedir. Kinestetik yani duygusal tarafımız bize korku ve kaygı duyguları yaşatmaktadır. İnsan beyni otomatik olarak Beta dalgalarında kalır, bu da bizi yaşadığımız duyguya kilitler. Düşünemez oluruz.

STRES HALİNDEN ÇIKIŞ YOLU NASILDIR?

Stres yaratan durumu ortadan kaldırmak için bir çıkış yolu bulmak ve bir çözüm üretebilmek için öncelikle bedeni ve zihni uyum içinde ve sağlıklı bir şekilde çalışır haline getirmemiz gerekir. Bunu  için bazı basit teknikleri uygulayabiliriz.

Nefese odaklanmak ve nefesi derinleştirmek, yavaş yavaş su içmek, bedende kasılı bölgeleri farkedip gevşetmeye çalışmak, geçmiş ve gelecekle bağlantılı düşünceleri sıfırlamak, dikkati başka bir noktaya çekmek ve bu defa gelecekte stresin ortadan kalktığına dair görüntüler oluşturmak gibi yöntemler stres halinden çıkmak için uygulanmalıdır.

Aynı zamanda, stres yaratan sorunun ortadan kalkışını gözünde canlandırmak ve gerekirse hayallerden yola çıkarak yaratıcı çözümleri gerçekçi hale getirmek de etkili sonuçlar ortaya çıkarabilir.

GÜNLÜK HAYATIMIZDA STRESİN ETKİLERİYLE BAŞA ÇIKMAK İÇİN BAZI ÖNERİLER:

  • 3 dakikalık küçük  molalar vermek ve bu sırada müzik dinlemek: Bu stres seviyesini düşürüp rahatlamayı sağlayacaktır. Bu gevşemenin yaratıcılığınızı ve çözüm üretme hızınızı arttıracağını unutmayın.
  • Güne pozitif ve tatmin edici bir düşünceyle başlamak: Bu, gününüzün nasıl geçeceği üzerinde bir etki yaratacaktır.
  • Uykuya geçmeden önce pozitif ve moral yükseltici bir konuyu düşünmek: Bilinçaltınız uykuda çalışmaya devam eder. Bu sebepten en son hangi veriyi aldığının önemlidir.
  • Günde 3 ila 10 dakikalık bir meditasyon yapmak: Odaklanmaya faydalı olur.
  • Hislerinize kulak vermek: Hisler size doğru yolda olup olmadığınızı söyler.

STRESLE BAŞ ETMEYİ BİR YAŞAM BİÇİMİ HALİNE GETİRMEK İÇİN NE YAPILABİLİR?

Olaylara ve günlük yaşamın sorunlarına farklı açıdan bakmayı, düşünce biçimini gözden geçirmeyi, daha önce işlemeyen davranış ve inançları yenileriyle değiştirmeyi öğrenmek.

İlişkilerde, kendinin ve diğerlerinin ihtiyaçlarını anlamaya odaklanarak iletişimi güçlendirmek, böylece daha akıcı ilişkiler kurarak hayattan zevk almaya ve rahatlamaya çalışmak.

Olumlu düşünmek, çözüme yönelik eylemlerde bulunmak, gelecek vizyonu oluşturarak günlük hayatta temel değerleri daha fazla deneyimlemeye çalışmak.

Ruh, zihin ve beden dengesini korumak için teknikler öğrenmek. Gerekirse tüm bu konularda uzmanlardan yardım almak.

Didem Şen Pamuk Yazan: Didem Şen Pamuk