Kendimize dair, bizi ifade ettiğini düşündüğümüz cümleler sarfederiz:

Çok duygusalımdır.

Parayla işim olmaz.

Hiç iradeli değilim.

Sıkıntıya gelemem,

Maymun iştahlıyımdır.

Disipline gelemem.

Zaten talihsizlikler hep beni bulur.

Bende ticaret kafası yoktur..gibi, gibi, gibi…..

ÖNCE BİZ HİKAYEMİZİ ANLATIRIZ. SONRA HİKAYEMİZ BİZİ ANLATMAYA BAŞLAR.

Başımıza gelen olaylara, özellikle de olumsuz olanlara, verdiğimiz tepkileri, çoğu kez seçmişizdir aslında. Bazı olaylarınsa biz böyle olduğuna inandığımız için başımıza geldiğini farketmeyiz. Hele de kendini tekrar edenlerin…

Bunlar nereden çıktı, ben böyle olduğuma ya da buna inanmaya ne zaman karar verdim diye düşünmeyiz hiç. Hatta bazı inançlarımızı, bugün yol bile sormayacağımız kişilerden edinmişizdir.

Tecrübelerimiz biriktikçe başımıza gelen olaylar karşısında düştüğümüz durumlara ya da gösterdiğimiz tepkilere göre kendimiz hakkında karar alır ve onu, hayatın akışı içerisinde bir daha sorgulamayız.

Peki olmak istediğimiz kişi kim? Kendimizin daha iyi bir versiyonunu yaratabilir miyiz?

Yanıt: Evet. Olmak istediğimiz kişiye odaklanırsak, yeni bir ben hikayesi yazabiliriz.

OLAYLARI OLDUKLARI GİBİ DEĞİL, BİZ NASILSAK ÖYLE GÖRÜRÜZ.

Diyelim ki İstanbul’da aynı bölgede yaşayan birinin boş park yeri bulma olasılığı %50. Bu durum uzun vadede, o bölgede yaşayan iki kişi için de aynı. Biri akşam iş dönüşü her boş yer bulduğunda kendini şanşlı sayıyor. Diğeri ise hep bulamadıklarını hesaba alıp ne kadar şanssız biri olduğuna inanıyor. .

Kendini şanslı sayan da şanssız sayan da gerçeği kendi bildiği gibi sanıyor.

Beyin ve duygular, inançlarımızla ters düşen ve kendi yarattığımız anlam çerçevesine uymayan olayları dikkate almaz.

GÖRDÜĞÜMÜZE İNANIRIZ VE BU HER ZAMAN DOĞRUDUR.

Biz ticaret yapan herkesin bize kazık atacağını düşünürsek, doğru düzgün ticaret yapan insanların varlığını filtrelerimizden geçirmeyiz. Birgün ticaret yapma olasılığı ile karşılaşsak bile bunu filtrelerimizden geçirip, dikkate almayız. Bu inançla yaşadığımız hayat içinde ticaretle para kazanma olasılığımız ‘’0’’dır. Ticaret yerine sabit gelirli olmaktan memnunsak bu inanç bize engel teşkil etmez. Ama ömrümüzü sabir gelirli olmaktan yakınarak geçiren biriysek inançlarımızı farkederek bunun sonucu olan seçimlerimizin hatta duygu ve davranışlarımızın sorumluluğunu alarak yaşamımıza yön vermeliyiz.

İlişkinin fedakarlık gerektirdiğine inanırız. İlişkisini sürdüremeyenlerin yeterince fedakarlık yapmadıkları için ayrıldıklarını düşünürüz. Kendimizden vazgeçerek seçimlerimizi başkalarının isteklerine göre yaparız. Birgün gelir karşılanmamış ihtiyaçlarımız yüzünden ilişkimizi suçlarız. İlişkinin içindeyken ihtiyaçlarımızı göz ardı etmek bizim seçimimiz olmuştur aslında. Çünkü fedakarlık yapmadan ilişkinin yürümeyeceğine inanmıştık.

Sigara içeriz. Check up’tan geçer, sonuç iyi çıktıysa sigaranın zararlarından etkilenmediğimize inanırız.

Bir kadının para kazanarak ayakları üstünde durması gerektiğine inanırız. Erkekler bizi yüzüstü bırakıp giderse kimseye muhtaç olmayalım diye… Sonra kimseye muhtaç olmamak için çabalayıp dururken, erkekler bizi rahatça bırakıp gidebilirler. O zaman da niye gittiklerini anlamayız.

Paranın mutluluk getirmeyeceğine inanırız. Ya da paranın güç olduğuna inanırız. Kimin inancı doğrudur?

Kimsenin karşılıksız birşey yapmayacağına inanırız. İnsanların yardımsever olduğuna inanırız. Neye inanan haklıdır?

Kadere inanırız. Hayatımızın kontrolünün bizim elimizde olduğuna inanırız. Hangisi gerçektir?

Kimimiz çocukların bolluk ve bereket getirdiğine, kimimiz bizi kısıtladığına inanırız.

Farklı dinlere, ideolojilere, siyasi görüşlere inanırız. İnsanlığın iyiye gittiğine, dünyanın batacağına, kıtlık ya da bolluk teorisine inanırız.

İnançlarımızın çeşitliliği kadar farklı dünyalar yaşanmaktadır.

Neye inanacağımızı nasıl bileceğiz? Hayatımızdan memnun değilsek ve bunun için dönüp de inançlarımıza bakmalıysak bunu nasıl yapacağız?

İNANÇ SİSTEMİNİZİ YENİLEMEK MÜMKÜN VE GEREKLİDİR.

Bir inancı değiştirirken şunları dikkate alın;

Bu inanç beni destekliyor mu? Benim için işliyor mu?

Bu inancım olmasa ne yapardım? Ne değişirdi?

Hangi yeni bilgi beni daha çok desteklerdi?

Bu inanç benim için sığ mı kaldı?

Bu inancın artık geçerli olmadığını keşfettim mi?

Bunun yerinde daha güncel ne olmalı?

FARKLI İNANÇLARA SAHİP OLANLAR DEĞERLER ORTAK PAYDASINDA BİRLEŞİRLER.

Her bir inanç sistemi ayrı bir dünya oluşturuyorsa, bu farklı dünyalar nasıl ahenkle bir arada bir sistem oluşturup varlıklarını sürdürecekler ?

İnançlarımız farklı da olsa ihtiyaçlarımız benzer,  temel değerlerimiz aynıdır.

Temel değerlerimiz en kapsayıcı olanlardır. Huzur, sevgi, mutluluk, barış gibi….

Didem Şen Pamuk Yazan: Didem Şen Pamuk